Fenerbahçe Beşiktaş maçı sonrası Jorge Jesus’a sert eleştiri! “Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürdü”

EMRE BOL – GİT ARTIK JESUS!

Hem Jesus’un hem de Fenerbahçe’nin durumunu belirleyecek çok değerli bir maçtı. Bu türlü bir karşılamada derbilerde hiç sonuç alamadığı 3’lü savunmayla alana çıkmak Jesus’un nasıl bir inadı olduğunun göstergesi. Bakın; bilirsiniz ben her vakit kitabın ortasından konuşurum. Doğrunun hakkını veririm.

Şunu çok net söyleyeyim Arda’nın hakem Halil Umut Meler’e “yedirdiği” konumun penaltıyla uzaktan yakından alakası yok. Arda’nın yerinde olsam hakeme gidip penaltı olmadığını söylerdim. Seni herkes bu kadar severken bu türlü ucuz hareketler yakışıyor mu? Hangi 3 puan doğruluktan kıymetli?

Pedro ve Mert Hakan tercihini anlayan var mı? Hele Pedro’nun 77. dakikaya kadar alanda kalmasına ne demeli? Jesus’un bu tercihleri, “Beni kovun” demenin Portekizcesi! Fenerbahçe idaresinin yapacağı birinci şey Jesus’u aldığı oyuncularla birlikte postalamak olmalı! Böylelikle tek bir derbi kazanamadan ülkesine geri döner.

Beşiktaş grubunu tebrik ediyorum. 10 kişi kalmalarına karşın çabayı hiç bırakmadılar. Bilhassa Redmond oyuna girdikten sonra güya 3 kişilik oynadı. Ali Koç idaresi birincileri yaşatmaya devam ediyor. Şenol Güneş mesleğinin birinci Kadıköy galibiyetini aldı. Bakalım daha neler göreceğiz? Şampiyonluk hayali dahi yaşayamadan bu dönem da çöpe gitti. Şunu unutmayın; artık kimse daha fazla bu rezaleti susarak izlemez!

ZEKİ UZUNDURUKAN – ŞENOL GÜNEŞ JESUS’U MAT ETTİ

Futbolda zeki oyuncular, çabucak kendini gösteriyor… Dünkü derbinin birinci yarısında fark yaratan oyuncu olarak 18 yaşındaki pırıl pırıl bir genç, pırıl pırıl bir altın çocuk Arda Güler sahneye çıktı. Arda, ‘Einstein’ zekası ile Fenerbahçe’yi bir maestro üzere yönetti. Ortaya akıl koydu, diriplingleri, şık hareketleri, çalımları ile gözlerimizin pasını sildi.

Derbinin birinci yarısında Arda Güler fırtınasını izledik. Fenerbahçe’yi kazandırdığı penaltı öncesinde Messi’den kesitler sundu. Beşiktaş’ın ne orta alanı, ne de savunması Arda’yı durdurabildi. Zira Arda, zekası ile karşısına çıkan her rakibini alt etmeyi başardı.

İlk yarıda tartışılan penaltı durumunda Onur Bulut’un Arda’nın ayağına bir darbesi var mı manzaralardan anlayamadık. Birinci yarıda Arda Güler sinemasını izledik. Lakin sinema daha bitmemişti. İkinci yarıda sinema farklı bir boyut kazanacak… Sıkı durun ve izleyin!

İlk 20 dakika durumu olmayan, iki kadronun birbirini tarttığı ve çekindiği bir derbi izledik. Sonrasında tribünlerin ateşlemesi ile Fenerbahçe oyun üstünlüğünü ele geçirdi. ‘Gol canavarı’ Valencia, karşı karşıya konumda Mert Günok’u geçemedi. Valencia’nın penaltı golüyle soyunma odasına önde gitti Fenerbahçe.

Beşiktaş’ın da birinci yarıda Aboubakar ile karşı karşıya yakaladığı bir konum var ki… Kaleci Altay, jeneriklik bir kurtarışla Beşiktaş’a geçit vermedi. Beşiktaş ismine birinci yarıda Cenk Tosun, Ghezzal, Colley, Salih ve Hadziahmetovic çok etkisiz kaldı. Fenerbahçe’de ise Ferdi, Serdar Aziz ve Pedro vasattı. Mert Hakan ise neden her duruma bu kadar itiraz ediyor, anlamakta zahmet çekiyor insan! Hem kendine hem de grubuna ziyan veriyor gereksiz itirazları ile…

İlk yarıda Arda Güler’in gösterisi dışında temaslı, futbol ismine çok fazla hoşlukların yaşanmadığı bir derbi izledik. Beşiktaş, birinci yarıda kanatları çok fazla kullanamadı. Kenar beklerini ileriye çıkaramadı. Fenerbahçe ise 20. dakikadan sonra ‘ben gol atacağım’ der üzereydi ve golü bulan taraf oldu.

Şenol Güneş, ikinci yarıya iki atılım ile başladı. Hadziahmetovic’i ve Ghezzal’ı kenara alarak Maxim ve Redmond’u alana sürdü. Bakın, bir futbolcu, bir grubun mukadderatını nasıl değiştirdi! Arda, Valencia’ya orta alandan o denli bir pas verdi ki, Valencia da gole giderken Welinton tarafından ceza alanında yere indirildi. Sarı kartı olan Welinton, kırmızı kart gördü. Valencia ise 2. penaltıyı kaçırdı.

Tam Fenerbahçe oyunu tek kaleye çevirmişken, Redmond’un Samet’ten sıyrılıp yaptığı ortayı Cenk Tosun olağanüstü bir baş vuruşu ile ağlara gönderdi. O dakikaya kadar Beşiktaş’ın en etkisiz ismi olan Cenk, tam bir golcü vuruşu yaptı. Bu golde Altay’ın yapabileceği bir şey yoktu fakat Samet ve Arao’nun yanılgısı vardı. Birinci golü attıran Redmond, Cenk Tosun’un önüne öylesine bir derin top attı ki, Cenk olağanüstü bir plase ile Beşiktaş’ı 2-1 öne geçirdi. İşte büyük golcü olmak bu türlü bir özellik…

Cenk, durdu durdu vurdu! 2 asistle yıldızlaşan Redmond, uzun menzilli bir füze ile Fenerbahçe’nin galibiyet ümitlerini bitirdi. Redmond, derbiye mührünü bastı. 3 asist, 1 gol! Hem de Kadıköy’de… Aboubakar’ın golünün de mimarı oldu Redmond… Son yılların en büyük derbi performansına imza attı Redmond!

Şenol Güneş’in Redmond atağı, Beşiktaş’a hayat verdi. Ya Jesus’un yokluğunda Fenerbahçe’nin başında alana çıkan Joao de Deus, atılımları, taktikleri ile sınıfta kaldı. Esasen Fenerbahçe’yi derbiye 3’lü savunma ile çıkaran Jesus, Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürmüştü adeta…

Fenerbahçe, bu dönem bütün büyük maçlarda olduğu üzere dün de Jesus’un 3’lü savunma inadının kurbanı oldu. Tribünlerden ‘Yönetim istifa!’ sesleri yükseldi. Beşiktaş, 10 kişi ile Kadıköy’de Fenerbahçe’yi farklı yenerek tepe yarışına ortak oldu. Şenol Güneş’i de tebrik etmek lazım; Jesus’a hocalık dersi verdi Şenol hoca! Tebrikler Beşiktaş! Tebrikler Şenol Güneş!

TURGAY DEMİR – KIZILDENİZ YARILDI!

Derbi öncesi makalemde, “Son yıllarda (ilk yarıdaki hariç) sıradan bir Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi izlemedim, yeniden kora kor oynanacak bol dürümlü bir maç bekliyorum” demiştim.
Yanılmadım. Fenerbahçe doğal olarak istekli başladı ve genç Arda’nın organizatörlüğünde birinci yarıda oyunu denetim etti. Beşiktaş orta alanda Gedson, Hadziahmedovic ve Salih’le rakibini bozmaya çalışırken Cenk ve Abuobakar’la da kontra konumlar yakaladı. İki net durumu, iki golcü harcadı.

Arda’ya temas olmayan konumda hakem Halil Umut Meler’in yanılıp penaltı vermesini olağan karşılayabilirim ancak VAR’daki Alper Ulusoy ne iş yapıyordu sanki, temas yoktu konumda, nasıl göz yumdu bu skandala…
Arda keşke “Bana temas yok” diyebilseydi diyeceğim fakat gencecik çocuğa bu kadar yük bindirmemek gerek diyerek susuyorum.

Şenol hoca ikinci yarıya Redmond ve Maxim’i alana atarken orta alanda risk aldı ancak ön tarafı güçlendirdi. 51. Dakikada Fenerbahçe’nin kazandığı ikinci penaltıyı (Karar doğruydu) Valencia inanılmaz şımarıkça kullanıp dışarı atınca bana nazaran o anda, gök gürledi, yer inledi ve adeta kızıl deniz yarıldı ve Beşiktaş uyandı!
2-0 olsa maç göçüp giderdi fakat olmadı.

Birkaç dönem evvel 100 milyon euroluk bir oyuncu olmasına karşın Beşiktaş’ta daima yarım yamalak oynayan Redmond birinci sefer mazisini hatırladı ve hatırlattı. Tosun Paşa’ya verdiği iki pas, 50 metre top sürüp attığı Premier Lig golü harikaydı. Maçı aldı götürdü resmen.
Beşiktaş’ta her oyuncu vazifesini yaptı lakin Redmond, Cenk, Aboubakar, Mert, Salih ve sonradan giren Necip çok daha farklı bir derbi oynadılar. Beşiktaş hak etti ve kazandı.

SİNAN VARDAR – KADIKÖY KARTALI

Derbi maçların sonucunu kestirmek zordur. Hele Beşiktaş ile Fenerbahçe ortasındaki maçları imkansız üzere… Beşiktaş’ın ne vakit şahlanacağı hiç belirli olmuyor. Dün yeniden o denli oldu. Dakika 53… Beşiktaş’ta Welinton atılmış, Fenerbahçe penaltı atıyor. Büyük olasılıkla skor; 2-0 olsa maç bitecek ancak bitmiyor.

Valencia kaçırıyor, Beşiktaşlı futbolcular 10 şahısla ezeli rakibine futbol dersi veriyor. Natürel burada Teknik Yönetici Şenol Güneş’in hakkını verelim. Deneyimli teknik adamın, 2. yarıya Ghezzal ve Amir’i oyundan alıp, Maxim ve Redmond’u oyuna alması Beşiktaş’ın yeni Kadıköy destanın en değerli detaylarından biri oldu.

O Redmond mükemmel futboluyla büyülerken şahane pasları, fevkalade golüyle Beşiktaşlıların unutulmazları ortasına girdi. 3 asist ve 1 gol derbiye damga vurdu. Eh, artık birinci 11’in değişilmezi de olur. Cenk Tosun attığı gollerle bu harikulade akşamı süslerken, kalesinde devleşen Mert Günok’a alkışlarımızı yollayalım.

Beşiktaşlı futbolcular ekip olarak alkışı hak ederken bilhassa tekrar güç anda misyon verilen ve tekrar yüreğini ortaya koyan sevgili oğlum Necip’i gözlerinden öperim. Dünkü maçta Fenerbahçe’nin birinci penaltısı çok ağır bir karardı. Halil Umut Meler tekrar yaptı yapacağını!

Mert Hakan’ın gereksiz tansiyonu artırması derbiye yakışmayan hareketlerdi lakin Beşiktaş’ın fevkalade galibiyeti her makûs ayrıntısı unutturdu. 17 Nisan 2005’te Pancu’nun kaleye geçtiği ve Beşiktaş’ın 4-3 kazandığı derbi periyodunda kulüp yöneticisiydim. Yeniden bir Nisan akşamı ve Beşiktaş’ın 10 bireyle alkışlarla derbiyi 4-2 kazanmasıyla yeniden gururlandım.

GÜRCAN BİLGİÇ – AÇ GENÇLERİN ÖNÜNÜ

Kibiri günahların ortasındaki en berbatı olarak yorumlarlar. Maç 11’e on bir oynanırken her şey Fenerbahçe için çok hoştu. Maçı da denetim ediyorlardı, skoru da ele geçirmişlerdi. Hem de hakemin Osayi’ye gösterdiği sarı kart ile maçı bu türlü bitirmeyeceğine dair işaretini vermesine karşın. İkinci penaltı ve kırmızı kart…

Akşam orada bitecekti. Valencia’nın direğe nişanladığı atış ve sonrasındaki “rehavet”… Hem alandakiler, hem kenardakiler, hem de tribündekiler… Hepsi “Bu iş bitti” dedi. Akabinde Redmond, Szalai’yi keşfetti. Bir kalça koydu, birinci golün ortasını yaptı. Bir yana gösterdi, üçüncü golü de yaptı.

Fenerbahçe’nin gol hükümdarı 11 metreden kaçırıp, muhtemelen koca bir dönemin üstünü çizdi. Ne olsa gol hükümdarı arkadaş… “Futbolda bu da var” diyecektir etrafı. “Hadi len” derim, satırların müellifi olarak. Maç öncesinde üçlü mü, dörtlü mü diye boşuna tartıştık. Aklı “kilitlenmiş” bir teknik yönetici var orada.

İki forvetinin sakat olduğu maçta bile şablonunu muhafazaya çalıştı Jesus. Bir şey veremeyen Pedro’dan umutlu hala. Lakin İrfan Can, Emre Mor yahut Rossi yedek. Oyna tek santrafor, kadro en âlâ bildiğini yapsın evvelce olduğu üzere. Bir orta saha fazla çık alana, nefes aldırma karşı tarafa…

Protesto taraftarın hakkı. Beşiktaş oyuncularını alkışladı tıpkı vakitte tribünler. Lakin grubun onlara en çok gereksinim duyduğu kısımda “çekirdek” etabına geçmişler, sus – pus oturuyorlardı. Artık Galatasaray’ın neden iç alanda maçları domine ettiğini anlarlar umarım. Dün akşamın hasarı büyük olur. Jesus tartışması da bitmiştir, gitsin istediği ekibe. Oyuncularının ruhunu, hangi maçı nasıl yaşayacağını anlayamayan, kibir içinde karar veren O… Tribünde seyretti maçı, artık gençlerin önünü açsın…